Küresel terörist
(2002)–Willem Oltmans– Auteursrechtelijk beschermd
[pagina 128]
| |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
İnsan HaklarıABD'nin kirli oyunlar cephaneliğindeki en son numara, daha önceki, komünizmi yok edip özgürlüğü, demokrarisiyi ve serbest piyasa ekonomisini geliştirme hedefli haçlı seferinden, aniden, güya evrensel insan haklarının savunulması için heyecanlı bir kampanyaya geçilmesidir. Tema, -Miloşeviç'i boyun eğmeye zorlamak için Yugoslavya'ya Stealth bombardıman uçakları göndermek gibi- aynı kaldı; yalnızca melodi değiştirildi. Kafadar kabadayılar gibi davranan Clinton ve Blair, NATO'nun 50. kuruluş yıldönümünde saygınlığını korumak için, Kosova savaşını başlattı. İki kıtadaki NATO parlamenterlerinin çoğunu aldatarak yalanlarını yutturmayı başardılar. Yugoslavya halkını kitlesel terör ve ölüme boğdular. Manuel Noriega'yı yakalayıp götürmek için baba Bush Panama'da binlerce asker kullandı. Clinton yalnızca hava kuvvetlerini kullanarak Miloşeviç'i hapse atmayı başardı. 1940'da Hermann Göring, Rotterdam'a yönelik ağır bir bombardımandan sonra Hollanda'yı teslim olmaya zorlamıştı. Washington, aynen 1940'da Hollanda'ya yapıldıği gibi Sırpları yenilgiye uğrattığı için kendisiyle gurur duyuyordu. Karanlık zihniyetlerinin kaçınılmaz sonucu olarak özensiz ve canice düşünceler üretiyorlar. ABD ve NATO'nun Balkan politikaları, masum kitleler üzerinde onarılmaz tahribata neden oldu. Hitler de kırklı yıllarda böyle yaptı. Nazi Almanyası, askeri sanayi kompleksi ile el ele, giderek daha fazla kötülüğe battı. Donovan'ın başına buyruk çocukları, sürekli olarak, II. Dünya Savaşı sırasındaki topyekün soykırımın başını çeken SS Güçleri'ne dönüşüyor. Yahudiler ne yazık ki, | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
[pagina 129]
| |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
yalnızca çılgın Nazilerin zulmüne uğradıklarını düşünme eğiliminde. Günümüzdeki Washington'un çılgınlığının sonu ise henüz görüş mesafesinde değil. Kuşkusuz, sırada başka Kosova'lar var. Bu bölümde, Amerika'nın Süper Haydut konumunu 21. yüzyılda şüpheli hale getiren bazı işleyiş biçimlerine dikkat çekmeyi hedefliyorum. Gittikçe daha çok Avrupalı Washington'un gerçeklerinin bilincine varıyor ve Brüksel'in doğuya dönmesini, ABD yerine Doğu Avrupa ve Rusya ile ittifaklar kurmasını tercih ediyor. NATO, Stalin'in Batı Avrupa yarımadasının üzerinde kara bir bulut gibi göründüğü zamanlardan, Potsdam'dan ve II. Dünya Savaşı'nın sonundan kalma gerçeklere dayanan bir kalıntıdır. 1971'den 1988'e kadar Moskova'dan haberler yaptım, bunun nedeni yalnızca, Washington ve Londra'nın bize söylediğinin aksine, SSCB'nin Batı Avrupa'yı işgal etmek gibi en ufak bir niyetinin asla olmadığını ortaya çıkarmaktı. Batı Avrupalılar, Kremlin'den gelebileceklerin en kötüsüyle korkutuldu ve Avrupalılar gerçekten Rusların yeni bir Avrupa savaşı çıkarmak istediğine inanıyordu. Bu esas olarak ABD'nin askeri sanayi kompleksinin çıkarlarına ve Wall Street hisse senetlerinin değer kazanması beklentilerine yarayan bir uydurmaydı. Ukrayna'dan Stalingrad'a kadar baştan başa tahrip olmuş bu ülke, yeni bir askeri çatışma için dolaplar çevirmek yerine, nükleer çağda farklı önceliklere sahipti. Hepimiz kendimizi ABD'nin korkutma taktiklerine ve yoğun Sovyet karşıtı propagandasına kaptırdık. 10 Aralık 1948'de Birleşmiş Milletler, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'ni kabul etti. Bu sözleşmedeki otuz madde, herkes için iyi bir yaşamın anahtarıydı. Washington, Soğuk Savaş süresince, üzerinde anlaşmaya varılmış bu kuralları gözardı etme eğiliminde oldu. Sözgelimi 9. Madde, keyfi tutuklama, alıkoyma ve sürgünün yasaklanmasını şart koşar. Bu metni hazırlayanlar, diğer üye devletlerin liderlerinin öldürülmesini, rehın alınmasını ve devrilmesini birinci sınıf Savaş | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
[pagina 130]
| |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Suçları bölümüne eklemeliydi. 1945'den beri bütün ABD başkanları bu tür suçlar işliyor. Böylece Miloşeviç, Castro, Saddam, Kaddafi veya Usame Bin Ladin'e ilişkin Washington'dan koparılan yaygara büsbütün gülünç hale geliyor. Çünkü II. Dünya Savaşı'ndan bu yana, Amerikalıların kendisi bu alanda en kötü teröristler gibi davrandı. Fakat herkes, ABD'nin müthiş askeri ve ekonomik gücünden dolayı, kaygısını açık açık dile getirmekten çekindi. Amerika'nın en yakın müttefiki İsrail, değişmez suç ortağıdır. Amerikalılar ve İsrailliler benzer şekilde düşünüyor ve davranıyor. Her iki ulus da kılıçlarıyla yaşıyor. ABD'li Hıristiyanlar ve İsrailli Yahudiler kendi dinsel inançlarının adil bir dünyaya ulaşmanın pusulası olduğuna inanıyor. Dünya ölçeğinde çıkarlarını güvence altına almak için sürekli bir silahlı haccı gerekli görüyorlar. İki ulus da, amaçlarına erişmek için, her türden cinayet, suikast ve terör dahil, her çeşit aracı kullanma hakkını onlara veren bir tanrıları olduğunu düşünüyor. İnsan hakları onların politikalarında önemli bir yer tutmuyor. Hıristiyanlar 11, 12 ve 13'ncü yüzyıllarda Kutsal Topraklar'ın kurtarılmasi işine giriştiklerinde, Kudüs 7. yüzyıldan beri Müslümanların yönetiminde olduğu halde, bu şehri kurtarmayı hedefliyorlardı. Şaron şimdi kutsal kentin yönetiminde, ama görünürde, her iki tarafta mevcut olan dinsel saplantıları aşarak barışçıl bir çözüme ulaşma umudu yok. Belki de Marx 1844'de, ‘Din ezilenlerin inleyişi, merhametsiz bir dünyanın acı çekişidir. Din ruhsuz koşulların ruhu gibidir. Din halkın afyonudur’ derken huzursuz edecek ölçüde haklıydı. 1096'da Konstantinopolis'e yürüyen yüzbin Hristiyana, Aşağı Lorraine Dükü Godfrey of Bouillon komutanlık ediyordu. Komutanın adı Kore'de, General Douglas Mac Arthur, Vietnam'da William Westmoreland, Kosova'da Wesley Clark oldu. Onlar, tüm dünyayı Amerikan hayat tarzı -ve kuşkusuz Wall Street- için gü- | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
[pagina 131]
| |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
venli hale getirmeyi amaçlayan, zamanın Aşağı Lorraine Dükleriydi. Hollanda Gulden'i bu sıralarda Euro'ya katılıyor. Aslında Amerikan haydutlarının istediği, euroyu, rubleyi, yeni pesoyu vb. dolara katmak; dünyayı, herkesin sakız çiğnediği, dolarla alış veriş yaptığı, İngilizce konuştuğu, CNN tarafından beyninin yıkandığı küresel bir Disneyland'a çevirmektir. Bu arada, Amerikalıların çoğu hâlâ Fidel'in öldürülmesini istiyor. HassidikGa naar voetnoot(*) Yahudiler Şaron'un bütün Arapları öldüreceğini ümit ediyor. İslami Cihat devam ediyor çünkü Filistinliler doğdukları topraklar üzerinde tam egemenlik istiyor. Onların bu temel insan hakkını kim inkâr edebilir? Saddam Hüseyin'in ve onun gibi birkaç liderin, geçmişte olup bitenleri unutmasını beklemek hayal olur. İsrail, Filistin özgürlük savaşçıları arasından seçilmiş hedefleri öldürme politikasını sürdürüyor. Araplar da intikam almak için, belirsiz sayıda İsraillinin ölümüne yol açarak kendilerini patlatıyor. Kayıtsız şartsız özgürlükte ısrar ediyorlar. Ama onlar, aynı sonuca ulaşmak için Japonya'nın üzerine hepsi hepsi iki atom bombası atan Washington'un yaptığını yapamazlar. Bu yüzden, insanlık emniyet kemerini bağlasa iyi olacakmış gibi görünüyor, çünkü yeryüzünde ebedi barışa ulaşılana kadar daha birçok yeni savaş (Savaşların Anası) beklenmelidir. Sınırsız adalet bir gün gezegenimize hakim olacak mı? Ulusal egemenlik bir gün gerçekten de küresel yönetime yer açacak mı? Washington, dünyayı kendi hayaline göre biçimlendirmekte ısrar ediyor. Saf Pax Americana'yı (Amerikan barışı) kurması gerekenler ve lüzumu halinde kuvvet ve yoğun silahlı yöntemler kullanması gerekenler Donovan'ın haçlılarıdır. Onlar ABD adaletini, suçlu saydıkları şahsiyetlere ve bunlar her neredeyse oraya kadar yaymaya başladı. Kuşkusuz kendi savaş suçluları emperyalist oyunların dışında bırakılır. Lahey'deki savcılar, bir NATO ülkesinde icra | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
[pagina 132]
| |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
edilen NATO adaleti temelinde bir NATO mahkemesinde, sadece ABD düşmanlarını kovuşturuyor. Nasıl tarafsız olabilirsiniz? Hollanda kendi topraklarını insanlığa karşı Amerikan suçlarının örtbas edilmesi için kullandırmamalıdır. Bir gün bir Arap intihar komandosu Lahey'deki mahkemeyi havaya uçurmak için bir yarı nükleer bomba kullanabilir. Bu arada, insan hakları alanında ilgi çekici bir olgu gerçekleşiyor. 1948 tarihli BM sözleşmesi, Soğuk Savaş dönemi boyunca apaçık bir görüş ayrılığına dayanan bir çatlak sergilemişti. ‘Kapitalistler yurttaş hakları ve politik haklar konusunda ısrarlıydı’ diye yazıyor Economist (18 Ağustos 2001). ‘Komünistler sosyal ve ekonomik haklar konusunda ısrar ediyordu.’ Çinliler de aynı doğrultuda düşünüyordu. Bu demektir ki, önceki yüzyılda kalan Soğuk Savaş'tan bu yana, insanlığın büyük bir parçası ABD'nin dünyaya bakış ve dünyayla ilişki tarzını paylaşmıyor. Uluslararası Af Örgütü ve ‘Human Rights Watch’ gibi saygın insan hakları savunucuları vurguyu sürekli bireylerin yurttaşlık ve politik hakları üzerine yapmanın doğru olup olmadığını yeniden tartışıyor. 1948'de benimsenen Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme'ye doğru hafif bir yönelme var gibi görünüyor. Sözgelimi 1998'de Dünya Sağlık Örgütü sağlığın bir insan hakkı olarak tanınmasını istedi. ‘The Economist’ de, AIDS konusunda yapılan BM zirvesi sırasında felaketi durdurma amacıyla haklar temelinde geliştirilen bir yaklaşımı reddettikleri için ‘unutkan Amerikalılar’ı teşhir etti. ‘Washington AIDS'i yalnızca bir sağlık politikası sorunu ya da biraz sıkıştırılırsa, ulusal güvenlik sorunu olarak görüyor.’ Kuşkusuz insanların politik haklarını güvence altına almak görece ucuzdur. Kitleleri ekonomik ve sosyal haklar alanında yasalarla korumak, muhtemelen son derece pahalıdır. Florida'daki seçmenler bile -2000'deki seçime Cumhuriyetçilerin yararına fesat karıştırılarak ve bu yüzden halkın iradesi sabote edilerek- aldatıldı. | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
[pagina 133]
| |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
ABD, oy verme işlemlerini anlamakta zorluk çeken garibanların yaşadığı yoksul mahallelerine yeterli sayıda oy verme makinesi temin etmek için gerekli fona sahip olmadığını açıklıyor. Boston'daki ‘İnsan Hakları İçin Doktorlar’ örgütünden Leonard Rubenstein bir öngörüde bulunuyor, ‘Amerikalılar dünyadaki diğer halklar için insan haklarını talep etmeye başlayınca, onları kendi ülkelerinde de elde etme yönünde baskı yapmaya başlayacaklar.’ Tüm uluslararası anlaşmalar konusundaki inatçılık ve oğul George Bush'un küresel ısınma veya füze savunmasına ilişkin tutumu bir yana, ABD'li muhafazakarlar, hükümetten ısrarla, Lahey'de -Hollanda hükümetinin şimdiden geniş bir arazi tahsis ettiği- Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin kurulmasını engellemesini istiyor. Amerika'da yaşam, bütünüyle tehlikelerle ve insanın kendisini koruması için aldığı yasal tedbirlerle içiçe geçmiş durumda; her zaman ve her yandan insanın aklını çelmeye çalışan, sürekli olarak bir boşluk bulup sayesinde para kazanma gayreti içinde olan dolandırıcılar kol geziyor. New York'da, yazınsal işlerimi takip edecek bir temsilci tuttum, bunun üzerine, onun beni kazıklayıp kazıklamadığını denetlemesi için başka bir avukata başvurmam şiddetle tavsiye edildi. Neden New York'da yeşil kartla yaşamayı tercih ettiğimi ve asla ABD vatandaşı olmadığımı işte böyle zamanlarda idrak ediyordum. Fakat itiraf edeyim ki, şimdi tekrar yaşamakta olduğum Hollanda da, bu açıdan, berbat derecede kötü Amerikan alışkanlıklarını taklit ediyor. Yine de, son on yıldır birlikte çalıştığımız yayıncımla hiçbir zaman bir kontrat imzalamadık. Tüm çalışmalarım, iyi niyet çerçevesinde, karşılıklı güven içinde sözlü anlaşmalarla yayınlandı. Amerika'da kişisel tehditler, şantaj, davalı olma korkusu, her taraftaki dolandırıcılardan korunma arayışı... tüm bunlar yaşamı sürdürme çabasının bir parçası olarak kabul edilir. Bu çürütücü hayat tarzı tamamen bulaşıcı hale geliyor ve oldukça normal karşılanı- | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
[pagina 134]
| |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
yor. Washington'daki yasa yapıcılar isteklerinin yerine getirilmesi amacıyla hükümete baskı yapmak için mafya yöntemlerini kullanıp, Beyaz Saray'ı tehdit ediyor: Demek Birleşmiş Milletler'e verilmek üzere 582 milyon dolara ihtiyacınız var. Ama önce siz Lahey'de Uluslararası Ceza Mahkemesi kurulması planlarını veto etmezseniz, bu talebinize karşı oy kullanacağız... Dünyanın en zengin ülkesi olan ABD, BM'e katkı payı ödemelerinde 1 milyar dolar borçlu durumda. Peşinden, Washington bu dünya örgütüne borcunu, bir şantaj malzemesi olarak kullanıyor. Washington'un bu konudaki mafya tarzı davranışı, BM'in tehdit edilmesiyle kalmıyor. Amerikalıları yeni kurulan Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından soykırım, savaş suçları ve insanlığa karşı suçlarla ilgili yargılanmaktan muaf tutan bir yasa Temsilciler Meclisi'nde tartışılıyor. Bill Clinton Mahkemenin kuruluş anlaşmasını gönülsüzce imzaladı. Ama projenin Senato tarafından onaylanmayacağını da biliyordu. Yeni hazırlanan yasa daha da ileri giderek, yeni Lahey Mahkemesi'ne katılan NATO üyesi olmayan ülkelere ABD askeri yardımının kesilmesi yaptırımını içeriyor. Yasa tasarısı, aynı zamanda, Güvenlik Konseyi Amerikan askerlerini Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin yargılamasından muaf tutmadıkça, ABD birliklerinin herhangi bir BM barış gücünde görev yapmasını yasaklıyor. Yasa, ABD başkanlarına, Lahey'deki mahkemenin kovuşturmasından dolayı tutuklanan ABD askerlerini kurtarma amacıyla güç kullanma yetkisi veriyor. Washington'daki bazı yasa yapıcılar, kendi kendileri, kendi ülkeleri ve dünya için bir tehlikedir. Onlar, sözgelimi Henry Kissinger, İspanya'nın İbiza adasında tatildeyken İspanyol bir yargıcın emriyle tutuklanınca ve sonra mahkum edilmek üzere Lahey Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi'ne götürülünce, onu kurtarmak için oğul Bush'un bir yarı askeri operasyona girişeceği gibi saçma bir fikre kapılmış görünüyorlar. Oğul Bush Amerikan Bismark'ını zor kullanarak kurtarır mıydı? | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
[pagina 135]
| |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
1993 yılı Aralık ayı gibi yakın bir tarihte Clinton artık BM Sözleşmesi'nin, ‘Herkes kendisininki dahil herhangi bir ülkeden ayrılma ve kendi ülkesine dönme hakkına sahiptir’ ifadesini içeren 13'ncü maddesinin 2'nci bendini tanımamaya karar verdi. Bununla birlikte, BM Genel Kurulu 194 numaralı kararı 2'ye karşı 127 oyla yeniden onayladı. Yalnızca ABD ve İsrail karşı çıkmıştı. Washington, cümlenin ‘ve kendi ülkesine dönme’ şeklindeki ikinci yarısını reddeden İsrail'in peşine takılmıştı çünkü bu ifade Filistinlilere kendi ülkelerine geri dönme hakkı verecekti. Washington Ortadoğu'daki barışın geliştirilmesine yardım etmek için ‘dürüst aracı’ olmalı, şeklindeki yapmacık beklenti bütünüyle akla aykırıdır çünkü Washington, tıpkı Arnavutluk'taki UCK'nın yanında yer aldığı gibi, İsrail'e sonuna kadar sadıktır. Tayvan ile Çin, Keşmir ile Hindistan ve Pakistan, Afganistan ile SSCB, Küba ile Kuzey Amerika gibi sorunlu alanlar, Donovan'ın çocuklarının her tarafta gizlilik, cinayet, entrika ve örtülü operasyonlar yapmalarına zemin hazırlayan, sürmekte olan projeleridir. Dünyanın bir numaralı savaş suçluları onlardır. ABD'li gangsterler, entrikaları sayesinde neredeyse yarım yüzyıl hiçbir engelle karşılaşmadan çalışmalarını sürdürdüler. Fakat ilk işaretler geliyor. İnsanlık sonunda kimlerin gerçek şeytani güçler olduğunu keşfediyor. Onlar, J.F. Kennedy'yi ve kardeşini vuran şiddet meraklılarıdır. Yollarına çıkan çok sayıdakı Amerikalıyı bertaraf etmekte yararlandıkları araç ve yöntemlerden oluşan geniş bir repertuar yarattılar. Dünyada, ölüm saçan bilgisayar oyunlarını uygulamaya geçirme konusunda kendilerini daha da rahat hissediyorlar. Dünya onların bundan sonra nereye saldıracağını görmek için kaygıyla beklerken, New Mexico'daki Sandia ulusal laboratuvarlarında İstihbarat Sistemleri ve Robotbilim Merkezi'nde Donovan'ın parlak zekalı çocukları, şimdiye kadar canlı deniz piyadeleri tarafından yapılanları yapabilecek, ufacık, yüksek hareket kabiliyeti olan, tekerlekli makineler icat etmek için yoğun | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
[pagina 136]
| |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
biçimde çalışıyor. Küçük bir arabaya benzeyen, yaklaşık bir metre boyunda ve Rattler adı verilen araç orijinal olarak NASA (Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi) için Sandia Laboratuvarları tarafından geliştirildi. Amaç, bu makinelerin, sözgelimi düşman askerlerinin elindeki bir binayı temizlemesidir. Bu robotlar hedefe karıncalar gibi üşüşüyorlar ve gaz kullanan silahlara sahipler. Bu durumda, binada bulunabilecek kadın ve çocuklar da saldırıya maruz kalır. Mark Williams ve Andrew Madden'ın, 1 Ağustos 2001 tarihli Red Herring Magazine'de yazdığı gibi, ‘Amerikan ordusu ülkenin en büyük iş alanıdır. Meclis Bütçe Komitesi'ne göre 2000 yılında savunma harcamaları, isteğe bağlı federal harcamaların yüzde 16'sını oluşturdu.’ Bu harcamalar öyle gizli kapaklı yapılıyor ki, kuşkusuz çoğu Amerikalı kendi vergileriyle toplanan paranın nereye harcandığı hakkında hiçbir fikre sahip değil. ‘Oğul George Bush'un Şubat 2001'deki bir konuşmasında, yeni teknolojiler geliştirerek ve mevcut bütçe 300 milyardan az olmadığı halde harcamaları büyük oranda artırarak askeri statükoyu bozacağını söylemesi, büyük bir haberdi’ diye yazıyor Williams ve Madden. Her yerdeki milyarlarca insan 21. yüzyıla, bir sonraki öğününün nereden geleceğine ilişkin günlük kaygılarla başlıyor. Yüzlerce milyon insan iş bulamıyor ve aşırı yoksulluk koşullarında yaşamını zar zor sürdürüyor. Onların, ne kendileri ne de sevdikleri için dört gözle bekledikleri bir gelecekleri yok. Amerikalıların çoğunluğu, dünyayı birlikte paylaştıkları milyarlarca insanın çaresizliğine ilgisiz görünüyor. Gelişmekte olan ülkeler Washington'a yüzlerce milyar dolar borçlu. Dünyanın yoksulları borçlarını asla ödeyemeyecek. Roma Kulübü 1970'li yıllarda büyümenin sınırlarına dikkat çekmişti. Kuşkusuz her şey gelip geçici; kendi yaşamlarımızdan, gezegenin yiyecek, su ve diğer kaynaklar anlamında sunabileceği şeylere kadar her şey. Özellikle gelecek kuşaklar açısından, yerküreye son derece büyük bir özenle davranmak zorundayız. Ameri- | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
[pagina 137]
| |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
kalılar, dünyanın her yerindeki insanların kötü durumu hakkında hiçbir fikre sahip olmadan, kendi keyifli yollarına devam ediyorlar. Çirkin Amerikalılar arasında yaygın olan çılgınlığı göstermek için, bu çalışmayı, Washington'un tartışmasız öncelikleri olarak gördüklerini sıralayarak sonuçlandırmaktan daha uygun bir yol yok. Savunma Bakanlığı'nın 2001 bütçesinden, yalnızca ileri teknoloji ve geliştirmelerin araştirılması için ayrılan parayla ilgili rakamları (milyon dolar olarak) aktarıyorum:
| |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
[pagina 138]
| |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Bu Pentagon listesi, İngiltere eski Savunma Bakanı Lord Chalfont'un, kendisiyle Londra'da yaptığım bir röportajda dile getirdiği bir uyarının altını çiziyor. ‘Açıkçası, sürekli olarak yeni silah sistemleri icat edip bunları er ya da geç denememek imkansızdır.’ Kuşkusuz, ‘Görünmez Hükümet’in başından beri -son zamanlarda Irak, Yugoslavya, Sudan, Afganistan ve Kolombiya'da- yaptığı budur. Şimdi hangi ülke ve halk Washington'da bilgisayar oyunu oynayan generallere kobay olarak hizmet edecek? |
|