Küresel terörist
(2002)–Willem Oltmans– Auteursrechtelijk beschermd
[pagina 109]
| |
Kolombiya2000 yılı Ekim ayında Daniel Patrick Moynihan ve Rob Wyden isimli senatörler bir uyarıda bulundular. ‘İç ve Dış Politikaların Oluşturulmasında Gizlilik’ isimli raporlarında, ‘21. yüzyıla girerken, demokrasimiz için duyduğumuz en ciddi kaygı, hükümet sırlarını koruma kültürü ve buna karşılık gelen hükümete güvensizlikten kaynaklanıyor’ dediler. Böylece iki Senatör, David Wise ve Thomas Ross'un 1964'de ve ardından Albay Prouty'nin 1973'de yapmış olduğu uyarıyı tekrarlamış oldu. Washington'da, yasa yapıcıların ve halkın tamamen bilgisi dışında gerçekte nelerin döndüğü konusunda şahsen gözlerimi açanlar Wise ve Prouty oldu. Amerika'da durum böyleyken, ABD'ye güvenen ve kendilerini Amerika'nın müttefiki olarak adlandıran ülkelerin yasa yapıcılarının ve halkının halını varın siz düşünün! ABC televizyonundaki ‘Peter Jennings ile Gecenin Dünya Haberleri’ programı için araştırmacı muhabirlik yapan, The New York Times ve diğer ciddi yayın organlarında yazan James Bamford 2001 yılında 721 sayfalık çalışması ‘Body Secrets’i yayınladıGa naar eind(76). Bamford bu kitapta Washington'daki Ulusal Güvenlik Ajansı'nı (NSA) özenle analiz ediyor. ‘Hükümet içinde hükümet’in bu gizemli kolunun karargahı Maryland'da, Annapolis Junction'in yakınlarındadır. Yazar, acımasız katillerin eşekarısı yuvasını, ‘dikenli teller, harekete duyarlı cihazlar, hidrolik aygıtlar ve kalın beton bariyerlerden oluşan bir labirent’ olarak tanımlıyor. Bu hükümet korsanları, bir Hollywood film setindekine benzer biçimde siyah paramiliter üniformalar içindeki, özel başlıklar giyen, 9 milimetrelik yarı otomatik | |
[pagina 110]
| |
Colt'lar dahil çeşitli silahlar taşıyan komandolar tarafından korunuyor. Yaklaşık altmış binayı kapsayan bu kompleks ‘Gizli Kent’ olarak adlandırılıyor. Onbinlerce insan burada tam bir gizlilik içinde çalışıyor. Bamford'a göre burada çalışanların çoğu eşlerine ne iş yaptıklarını söylemiyor. Burada, gezegenin en güçlü bilgisayarlarından oluşan en geniş bilgisayar koleksiyonu ve gelişkin matematikçilerle dil uzmanlarının çalıştığı bir laboratuvar bulunuyor. Bamford da, ABD casuslarının babası olarak Vahşi Bill Donovan'ı hatırlayarak işe başlıyor. Washington'un Soğuk Savaş yıllarında nasıl dünyanın istihbarat başkentine dönüşerek tehdit edilemez bir konuma doğru kaydığını etkileyici bir tarzda resmediyor. Gizli Kent'teki Donovan'ın çocukları, Pinochet döneminde Şili'deki belirli bir fabrikada Saddam Hüseyin'in silahlı kuvvetleri için nasıl salkım bombaları üretildiğini ayrıntılı biçimde biliyorGa naar eind(77). ‘Body Secrets’, bir süper star haline gelmekte olan NSA ile CIA'nın niçin, nasıl çekiştiğini gösteriyor. Bu iki istihbarat teşkilatı arasında, işlerini sürdürmek için Kongre'den kim, kaç milyar dolar alacak diye şiddetli bir ‘savaş’ sürüyor. Bir zamanlar NSA, ‘istihbaratın karanlık prensi’ lakaplı Amiral Bob Inman tarafından yönetiliyordu. O günlerde CIA'nın patronu Amiral Stansfield Turner'dı. Bu ikisi, dev boyutlu uydu programlarını finanse etmek için gereken milyarlarca dolar için kapışıyordu. Washington'da bundan ‘Amirallerin savaşı’ diye söz ediliyordu. Ülkeleri, Washington'daki Mafya Anonim Şirketi'nin yakın müttefiki olan Avrupalılar için Bamford'unki gibi kitapları okumak son derece rahatsız edicidir çünkü onlar, eğer ABD gibi dev bir askeri sanayi kompleksi çıldırırsa ne olacağını gösteriyor ve aynı zamanda Amerikalıların bu dünyayı koruma yeteneğine sahip tek ulus olduğu şeklindeki Hitlerci düşünceyi kopya etme eğilimine girdiğini gösteriyor. Bu soylu amaca ulaşmak için ABD'nin askeri gücü rakipsiz hale | |
[pagina 111]
| |
getiriliyor. Farklı görüşlere sahip yabancı liderler, Donovan'ın çocukları istediği zaman öldürülecek, devrilecek veya ülkelerinden kovulacaktır. Washington bir tür orman kanununu tercih eder görünüyor. II. Bush yönetimi bunu açıkça ‘tercihli çoktaraflılık’ olarak adlandırıyor. Dışişleri Bakanlığı Planlama Grubu Başkanı Richard Haas'ın The New York Times'a ayrıntılı biçimde ifade ettiği gibi, hükümet bütün imzalanmış antlaşmaları sıkı bir şekilde gözden geçirecek ve Bush'un adamları bunlardan hangilerinin artık ABD'nin ulusal çıkarlarıyla uyuşmadığına ve bu yüzden ıskartaya çıkartılması gerektiğine karar verecektir. Dünya daha da büyük sürprizlerle karşılaşmak üzeredir. Georgia Üniversitesi'nden Loch Johnson ‘Gizli Ajanlar’ adlı çalışmasında ABD'nin kullandığı müdahale seçeneklerini sıralıyor. ABD, kendi çıkarlarına uygun gördüğü zaman, bu seçenekleri kullanarak kendini herhangi bir ülkeye müdahale etmekte özgür hissediyor: Kimyasal-biyolojik veya başka öldürücü maddelerin kullanımı; gizli savaşlar; suikast komploları; küçük çaplı hükümet darbeleri; ekinlerin veya çiftlik hayvanlarının telef edilmesi gibi büyük ekonomik yıkımlar; ekolojik değişiklikler; sivillere karşı nokta hedefli misilleme saldırıları; işkence; rehin alma; ileri teknolojili silahların temini; yabancı askeri güçlerin savaş için eğitimi; saldırı amaçlı sınırlı silah temini; otokrasilerin parasal yönden geniş çapta desteklenmesi; hassas istihbarat verilerinin paylaşılması; büyükelçiliklere gizlice girilmesi; yüksek düzeyde izinsiz politik izleme; yüksek düzeyde insan satın alma ve sızmalar; demokratik ülkelere karşı yanlış bilgilendirme; otokratik rejimlere karşı yanlış bilgilendirme’ vb. Johnson başka seçenekleri de belirtiyor ve ekliyor: ‘Bu faaliyetler bir ulusun egemenliğini veya “ülkeler bir diğerinin içişlerine kaba biçimde karışmamalıdır” şeklindeki genel kabul gören kuralı neredeyse hiç çiğnemez. Bunların yaygın biçimde uygulanması, en alt dü- | |
[pagina 112]
| |
zeyde uluslararası tepkiyle karşılaşır.’ Bu gözlemcinin görüşüne göre sonuç, tehlikeli bir saçmalıktır. Eğer tüm uluslar II. Bush'un yaptığı gibi tüm antlaşmaları ıskartaya çıkarsaydı, küresel köy, anarşinin pençesine düşerdi. Bir başka geniş çaplı yasadışı ABD operasyonu son zamanlarda, Washington'un yerel uyuşturucu patronlarına karşı tek taraflı savaş ilan ettiği Kolombiya'da gerçekleşiyor. Kolombiya, 41 milyon nüfusuyla Latin Amerika'nın üçüncü büyük ülkesi. Canlı çeşitliliği bakımındansa ikinci en önemli ülkedir. Aynı zamanda da dünyanın bir numaralı kokain üreticisidir. Uyuşturucu patronları üç milis ordusunu finanse ediyor: İkisi solda, biri sağda, başına buyruk paramiliter gruplar... Washington, Kolombiya'daki bu çatışma bölgesine, onların birbirlerinin boğazını en etkili biçimde nasıl keseceklerini tavsiye edecek kendi kiralık katillerini yolladı. Bu çalışmada, CIA el kitaplarının Latin sağcılara, solcuları öldürmek için terörü ve katliamları nasıl artıracaklarını ne kadar ayrıntılı biçimde öğütlediği gösteriliyor. William Blum'un ‘Haydut Devlet’te ortaya koyduğu gibi, ‘ABD Kolombiya hükümetinin saldırılarına ve diğer askeri faaliyetlerine; helikopterler, gerilla hareketleri hakkında istihbarat bilgileri, uydu görüntüleri ve gerilla iletişiminin dinlenmesinden elde edilen bilgileri vererek yardım ediyor. Bazen ABD uçakları operasyonlar sırasında çatışma bölgesinin üstünde uçuyor. Uluslararası Af Örgütü'nün bir raporu, ABD'nin Kolombiya'daki gerçek savaş hedeflerini tam olarak saptıyor. Raporda, onbinlerce insanın uyuşturucu savaşlarının sonucunda değil, siyasi nedenlerle öldürüldüğü söyleniyor. ABD'nin kötü çocukları kokain ticaretine karşı mücadele ediyormuş gibi görünseler de, gerçekte Amerikalı danışmanlar, sendikacıları, insan hakları savunucularını ve yasal sol hareketlerin liderlerini öldürmek için oradalar. Tarih tekerrür ediyor. Amerikalılara göre solcuları öldürmek iyidir ama birisi sağcıları | |
[pagina 113]
| |
öldürüyorsa, o bir savaş suçlusudur. Af Örgütü uyarıyordu: ‘ABD'nin görünüşte uyuşturucu tacirlerine karşı kullanılmak üzere verdiği askeri donanım, Kolombiya ordusu tarafından, ‘isyanı bastırma’ adına insan haklarının çiğnenmesinde kullanılıyor. Kolombiya'da yeni gerilla ateşlerini körüklemek ve geleceğin muhtemel önderleri olan binlerce solcuyu öldürmek amacıyla paralı askerleri finanse etmek için Washington'dan yüz milyon dolar gönderildi. Burada da ABD büyük bir kötülük yapıyor, uyuşturucu patronlarına karşı soylu bir savaş görüntüsü altında binlerce insanın sonsuz acılara boğulmasına ve kanının dökülmesine yol açiyor. Maryland'daki Gizli Kent'te ve Langley, Virginia'daki CIA karargahında -orada da değilse, kesinlikle Beyaz Saray'da- bulunan sakat kafalar, gerçekte, Kolombiya'da uyuşturucu ticaretini bahane ederek Latin solcularını ve komünistlerini avlıyor. Bu Panama'da yapıldı, şimdi Kolombiya'da tekrarlanıyor. Bush, solcu Latinleri kırıp geçiriyor: Aynen Miloşeviç'in CIA'nın ve Gizli Ekip'in emrinde Kosova'ya saldıran UCK teröristlerini yok etmesini General Mladiç'ten istediği gibi. Noam Chomsky, ‘Yeni Askeri Hümanizm’deGa naar eind(78) Human Rights Watch (İnsan Hakları Gözlem) örgütünün verilerini aktarıp, ‘Kolombiya'da ABD'nin elleri kanlıdır’ sonucunu çıkarıyor. Washington, Kolombiya'yi ABD silahlarının ve eğitiminin önde gelen alıcısı haline getirdi. Bu durum ise şiddetin keskin bir şekilde artışına yol açtı ve böylece bu Latin ülkesine ‘ABD'nin Orta Amerika'da 1960'lı, 70'li ve 80'li yıllar boyunca katlıam ve terör politikası yürütmesinden bu yana Batı yarımküresindeki en kötü insanlık krizini’ yaşattı. 1999 yılında Kolombiya'da 2-3 bin ölü vardı ve 300 bin kişi yurdunu terketmişti. Chomsky, ‘Devlet terör operasyonları Kennedy yönetimi tarafından sağlanan el kitaplarına uygun olarak yapılıyordu. El kitaplarında, Kolombiya ordusuna, komünist olarak bilinen kişilere karşı gerektiğinde yarı askeri tarzda örgütlenip sabotaj ve/veya terörist faali- | |
[pagina 114]
| |
yetler yürütecek sivil ve askerleri seçmesi tavsiye ediliyordu. Bunun, ABD tarafından desteklenmesi gerekiyordu’ diyor. Profesör Chomsky'nin belirlediğine göre, ‘Kolombiya'daki tek bağımsız siyasi parti binlerce seçilmiş görevlisi, adayı ve militanının öldürülmesiyle neredeyse ortadan silindi. Başlıca kurbanlar, pahalıya mal olan ekonomik başarının merkezindeki vahşi baskı rejimine ve olağanüstü zenginliğe karşı başını kaldırmaya cesaret eden köylülerdi’Ga naar eind(79). Kolombiya, ABD'li zorbaların, yüzbinlerce köylü ve işçinin ABD'nin cani kafalarının, silahlarının ve parasının yardımıyla boğazlandığı Endonezya'da yaptıklarının bir kez daha uygulandığı yerdi. İnsan Hakları örgütlerinin açıkladığı gibi, şiddetin dehşet verici boyutlara ulaşmasının sorumlusu olan Başkan Gavira'nın Clinton yönetimi tarafından son derece hararetli övgülerle karşılandığını anlatan Chomsky'yi okumak sarsıcıydı. ‘Vahşetin her türü yaşanıyor’ diye belirtiyor MIT profesörü, ‘Buna rağmen, rastgele bombalama ve diğer canavarlıklarda kullanılmak üzere, Kolombiya'ya ABD askeri yardımı devam ediyor ve bu yardımda 1999 yılı için keskin bir artış bekleniyor; böylece, ayrı bir kategori oluşturan İsrail ile Mısır'ın dışında en çok ABD yardımı alan ülke konumuna yükseliyor’Ga naar eind(80). İşsiz şehirli gençlerden oluşan uyuşturucu çeteleri ‘sicaros’ ya da kiralık katillere dönüşüyor. Uyuşturucu sektörü Kolombiyalı üç milis ordusunu finanse ediyor. 21 Nisan 2001 tarihli Economist'in bildirdiğine göre ‘Solda, Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri'nin (FARC) ve daha küçük çaplı Ulusal Kurtuluş Cephesi'nin (ELN) gerillaları var. Sağda, çoğunluğu Kolombiya'nın Ulusal Öz savunma Güçleri (AUC) içinde yer alan başına buyruk silahlı çeteler bulunuyor. Gerillalar ile -paramiliter grupların gayrı resmi desteğinden yararlanan ama giderek bunu hoş karşılamayan- güvenlik kuvvetleri arasındaki çatışma onyıl önce başladı. Bu geniş ülkenin ancak yaklaşık yarısında hükümetin | |
[pagina 115]
| |
hükmü geçiyor, bununla birlikte otorite alanı Kolombiyalıların çoğunun yaşadığı şehirleri kapsıyor.’ Doğal olarak, Washington, kendisini özgürlük ve demokrasi adına bu inanılmaz karışıklığa müdahale etmek zorunda hissetti. Oysa görünüşteki bu karmaşanın altında zengin ile yoksul, basit sosyal adalet ile kitlelerin daha iyi bir yaşama ulaştırılması arasındaki mücadele sürüyordu. Washington ve Gizli Kent'te bilgisayarla oynayan ahmaklar otomatik olarak sol ile komünisti özdeşleştiriyor. Bunlar, anlama yeteneğinden yoksun görünüyor. Eğer dünyada herkes tarafından oyunun kurallarına dürüstçe uyulsa, sağa değil sola kayma olur. Helms Burton yasası ile Küba'ya karşı yürütülen ekonomik savaş sonunda yenilir, tarih bunu gösterecektir. Bunun nedenini Fidel Castro 30 Haziran 1999'da Rio de Janeiro'da öğrencilere söyledi: ‘Kırk yıl geçti ve onlar (ABD) uğraşmaya devam ediyor. Fakat zaman geçtikçe daha fazla şaşırıyorlar. Kuşkusuz onlar bizim bir tür böcek olduğumuzu düşünüyorlar. Bu doğru, bizler bilinçli böceklere dönüştük.’ Elbette FARC savaşçıları ve Kolombiya'daki diğerleri, Küba liderinin Brezilyalı öğrencilere söylediği bu sözleri paylaşır, ‘Küba'da gerçekleşen tek evrim budur. Bu bilinçledir ki, bütün bu süre boyunca kendimizi savunduk; temel pazarlarımız olan, kredi ve çeşitli ürünler aldığımız kaynaklarımız tarafından ekonomik ilişkiler anlamında tamamen yalnız bırakıldığımız, uluslararası finans kurumlarından hiçbirine ulaşamadığımız zamanlarda bu daha da fazla geçerliydi.’ 2000 yılında, Kolombiya hükümetine göre 1777 ölü vardı. Kolombiya Hukukçular Komisyonu, 6067 kişinin ‘sosyo-politik şiddet’in kurbanı olarak öldüğünü açıkladı. Komisyon, ölümlerin yüzde 49'undan ABD destekli paramiliterleri sorumlu tutuyor. Yüzde 11'ini ise gerillaların öldürdüğü belirtiliyor. Her iki taraf da ‘düşman’a çalışan ‘işbirlikçileri’ öldürüyor. Bu arada, 3707 rehin alma olayı oldu. Bu sayı Kolombiya'yı bu konuda dünya birincisi yapıyor. | |
[pagina 116]
| |
Washington, üç taburluk ve toplam 2500 kişiden oluşan sözde bir uyuşturucuyla mücadele ordusunun yalnızca eğitimi için 440 milyon dolar akıtıyor. Ordu, 16 adet gerilla savaşı helikopteri Blackhawk ile donatılıyor. Putumayo bölgesinde, Vietnam savaşının en kötü günlerini andırır şekilde, 29 hektar genişliğindeki koka tarlalarına kimyasal bir madde püskürtüldü. Çiftçiler glyphosate adlı maddenin sağlıklarına zarar vermesinden korkuyor. Daha şimdiden milyonlarca galonluk kimyasal madde Kolombiya'nın ormanlarına ve çiflik alanlarına yağdırıldı. Ve tüm bunlar devam ederken, Economist'in bildirdiğine göre, paramiliterler 1993'de 1200 kişiyken 1998'de 4500'e, bugünse toplam 8000'e ulaşarak en hızlı büyüyen güç durumunda. ‘Onlar sivillere karşı en vahşi eylemlerin çoğunun sorumlusudur.’ Kolombiya'daki canilerin finansörleri, silah tacirleri, kimyasal savaş üreticileri kimlerdir? Latin paramiliterleri, tıpkı Arnavutluk'daki UCK gibi, tamamen ABD deniz piyadelerinin dublörüdür. ‘London Observer’da yazdığına göre, oğul Bush Latin uyuşturucu savaşı için özel bir ordu toplayarak 'arka kapı'da bir askeri tirmanma tasarlıyor. Diş haberler editörü Peter Beaumont 22 Temmuz 2001 günü, ‘Yeni kabul edilen 676 milyon dolarlik bir program -Uyuşturucuya Karşı And Dağları Girişimi- Bush yönetimine istediği kadar çok sayıda eski istihbarat elemanını işe alma imkanı verecek’ diye yazıyordu. Bu kuşku doğrulanıyor, oğul Bush Beyaz Saray'a gireli beri uyuşturucuya karşı Latin Amerika'da yürütülen savaş, tümüyle Washington'daki görünmezlerin eline geçmiş bulunuyor. Gizli Ekip'in ve CIA'nın her zaman yaptığı gibi, onlar uyuşturucuya karşı savaşı alttan alta, gerilla hareketleriyle başı dertte olan Kolombiya'daki faşist rejime, örtülü ABD askeri desteği verme şekline sokuyorlar. Eskiden olsaydı BM Güvenlik Konseyi Kolombiya'daki bu kanlı çatışmayı tartışmak üzere toplantıya çağrılırdı. ABD'li ve Kolombiyalı askerler ile çoğunluğu Fidel Castro'yu öğretmenleri olarak gören gerillalar | |
[pagina 117]
| |
arasında çapraz ateş altında kalıp her yıl binlercesi ölen köylülere ne olduğunu artık kimse önemsemiyor. Oğul Bush ise kan gölünü büyütmek için can atıyor. Hollandalı okuyucular için eklemek zorundayım: Bunlar, Washington'daki sevgili müttefiklerimizin yaptığı işlerdir. Lahey'deki hükümetimize, Irak'a, Yugoslavya'ya ve yarın tanrı bilir başka nereye karşı savaşta onlara katılmamız gerektiğini söyleyenler işte bu zorbalardir. Batı Avrupa için, NATO'dan kurtulmanın zamanı geldi. Belki NATO, II. Dünya Savaşı'nın ardından, 20. yüzyılın ikinci yarısının gerçeklerine denk düşen akılci bir çözümdü. Oğul George Bush, ‘Soğuk Savaş günleri geçti. Şimdi 1972 tarihli Anti-Balistik Füze Anlaşması'nı gözden geçirmeliyiz’ derken haklıydı. Şu anda, 1947 tarihli NATO ittifakını ıskartaya çıkarmak, daha da acil bir konu. Avrupa'nın geleceği Doğu Avrupa'ya ve Rusya'ya uzanıyor, Kuzey Amerika'ya değil. Ve Doğu Avrupa, Vahşi Bill Donovan'ın başına buyruk zorbaları ile bağlaşık kaldığı sürece asla Batı yarımadasına tam olarak güvenmeyecektir. |