Küresel terörist
(2002)–Willem Oltmans– Auteursrechtelijk beschermd
[pagina 23]
| |
LumumbaBelçika Kongosu 30 Haziran 1960'da bağımsızlığını ilan etti ve Patrice Lumumba, otuz yaşında ilk Başbakan olarak seçildi. Harvard diplomalı genç bir adamı, Thomas Kanza'yı Kongo'nun ilk Birleşmiş Milletler büyükelçisi olarak atadı. Batı medyası Kongolu lider hakkında olumsuz haberler yayınlıyordu. Tek istisna, Lumumba'nın kitabı ‘Kongo, Vatanım’Ga naar eind(11) için bir önsöz yazan Afrika uzmanı Colin Legum oldu. Başbakan, kitabı New York'da yayınlanmadan, dövülerek öldürüldü. Legum şöyle yazıyor: ‘Yanlış biçimde çoğu kez, Lumumba'nın, hükümet ve dünyadaki işler hakkında belirgin bir görüşü olmayan, ham ve bilgisiz bir politikacı olduğu ileri sürülür. Bu doğru değildir. Onun sosyal ve siyasi reformlar konusundaki ayrıntılı planları, ilk düşünüldüğü zaman olduğu kadar bugün de geçerlidir. Yeni bir Kongo'yu inşa etmek için onu yaşatanların elindeki ayrıntılı tasarım işte budur.’ Belçikalı yazar Ludo de Witte, Lumumba'nın öldürülmesinden 38 yıl sonra düşmanlarının, onun ölümüne yol açan gayrı insani, yasadışı ve acımasız hareketleri hakkında Kahin'lerinkine benzer belgesel bir çalışma yayınladılarGa naar eind(12). Lumumba'nın ölümü belki de ülkesi bağımsızlığını kazandığı gün kararlaştırılmıştı. Belçika Kralı Baudouin konuşmasında bu eski sömürgenin kurucusu Kral II. Leopold'u o kadar övdü ki, Lumumba kendini, Majestelerinin protokolünü ihlal ederek söz alıp açıklama yapmak zorunda hissetti. Kralın beti benzi attı. De Witte, Kral Belçika sömürgeciliğini Büyük Amca'nın muhteşem eseri olarak göklere çıkarmışken, Kongolu liderin, Belçika silahlarıyla uygulanan köleliği yerin dibine batırarak Belçika sömürgeci- | |
[pagina 24]
| |
liğini nasıl eleştirdiğini anlatıyor. Lumumba gerçekleri söyledi ve Kral hemen Brüksel'e dönmek istedi. Belçika Başbakanı Kralı bu kararından vazgeçirdi ama kutlamalara gölge düşmüştü. Kongo'nun Başbakanı, halkın büyük çoğunluğunun hissettiği duygulara tercüman olarak yüzlerce yıllık sömürgecilik hakkında derinden hissettiği şikayetleri dile getirmişti yalnızca. Fakat o gerçekleri söyleyerek Belçikalıları rezil etmişti. Lumumba, o kader günündeki açık sözlülüğünün Belçikalıların intikam planları yapmaya başlamasına neden olduğunu asla farketmedi. Kennedy ve Chicagolu gangsterlerin Fidel'i haklamaya niyetlenmeleri gibi, Belçika Kralına yakın çevreler de aynısını Patrice Lumumba için planlıyordu. Bu arada, Vahşi Bill Donovan'ın Washington'daki çömezleri Kongo'nun koloniden bağımsız devlete dönüşümü sırasında kendi kirli oyunlarını oynuyordu. CIA'nın patronu Allen Dulles çoktan, Leopoldville'deki adamı Lawrence Devlin'e çektiği telgrafta, Lumumba iktidarda olduğu sürece ‘En iyi sonuç kaos, en kötüsü ise komünist bir darbenin hazırlanması olur’ diye yazmıştı. Washington ve Birleşmiş Milletler merkezindeki arşivleri incelemeyi başarmış olan araştırmacı De Witte, CIA'nın Lumumba'yı öldürmek için etkili yöntemleri araştırmış olduğunu keşfetti. Devlin'e çekilen mesaja ek olarak Dulles'a ait yazılı belgeler buldu: ‘Onun ortadan kaldırılmasının en önemli hedefimiz olduğuna karar verdik ve mevcut durum dikkate alındığıda bu, bizim gizli eylemimiz içinde önceliğe sahip olmalıdır.’ De Witte'nin araştırması Brüksel'de 1999'da yayınlandı. ‘Lumumba Cinayeti’ isimli kitabı Parlamento soruşturmasına yol açtı. Bir kez daha, aslında kimlerin savaş suçlusu olduğu kanıtlanıyor. Kongo Başbakanını boğazlamayı şiddetle isteyen yalnızca CIA değildi. De Witte, Kral Baudouin ile Dişişleri Bakanı Pierre Wigny, Afrika İşlerinden Sorumlu Bakan Kont Harold d'Aspremont Lynden, Saray'dan Kont Gobert d'Aspremont Lynden gibi en ya- | |
[pagina 25]
| |
kın çalışma arkadaşlarının da Lumumba'yı haklamak için komplo faaliyeti yürüttüğünü ortaya çıkardı. Bugünkü ölçütlerle, yabancı bir devlet adamının öldürülmesi için komplo kuran Amerikalı ve Belçikalı entrikacıların Lahey Mahkemesi'nde Miloşeviç ve diğer Balkanlı tutuklular ile satranç oynayarak duruşmayı bekliyor olması gerekirdi... Beklenenden de erken, 14 Eylül 1960'da, bağımsızlıktan sadece on hafta sonra, Lumumba'nın bir ‘arkadaşı’ olan ve aynı zamanda konumunu da ona borçlu bulunan askeri lider Joseph-Désiré Mobutu vatana ihanet suçunu işleyerek bir darbe yaptı ve yasal olarak yetki verilmiş Başbakanı bir villaya hapsetti. Onun kaderi Washington ve Brüksel'de belirlenmişti. Yalnızca, Lumumba'yı bertaraf etme senaryosu beraberce oluşturulmamıştı. 2 Aralık 1960'da, doğrudan askeri komuta altına alındığında, Lumumba ölümün eşiğine geldi, Pratikte bu, villada ona BM'nin mavi miğferli askerlerinin sağlamış olduğu korumanın çekilmiş olduğu anlamına geliyordu. BM Genel Sekreteri Dag Hammerskjöld'ün baskılara boyun eğmesi sonucu Kongo Başbakanı artık kişisel tehlike altındaydı. Yasal haklardan yoksun bırakılmıştı. 16 Ocak 1961'de Bakan Harold d'Aspremont Lynden, Lumumba'nın, baş düşmanı olan Katanga eyaletindeki Moise Tshombe'ye teslim edilmesi talimatını verdi. Bu tescilli düzenbaz, hizmetlerinin muazzam biçimde ödüllendirilmesi karşılığında, yabancıların çıkarlarını güvence altına almak için çokuluslu ‘Union Miniére’ şirketiyle işbirliği yapıyordu. Böylece onlar şimdiki bağımsız Kongo'da, Kongo hükümetinin müdahalesi veya engellemesi olmadan kolonideki sömürüsünü devam ettirebilecekti. Gerçek bir milliyetçi olan Lumumba, Kongo'nun zengin doğal kaynaklarının yabancılar tarafından sömürülmesinin devamı önündeki aşılmaz bir engel haline gelecekti. Bu yüzden Washington ve Brüksel yalın biçimde emretti: Öldür onu. Ludo de Witte'nin -ABD'de çıkan kitabında- yazdığı | |
[pagina 26]
| |
gibi, Belçikalı bakan Lynden, Katangalıların Lumumba'nın boğazını kesmeye hevesli olduklarından haberdardı. Sözgelimi Albert Kalonji onun kafatasını vazo olarak kullanma niyetini önceden açıklamıştı. Diğer yerel otoriteler de bu adamın Katanga toprakları üzerinde öldürülmesini bir ayrıcalık olarak gördüklerini söylediler. Çok fazla gürültü çikarmadan Lumumba'nın oraya nasıl götürüleceği sorunu vardı. CIA El Kitabı ideal çözümü içeriyordu: Eğer önemli birinin yeryüzünden silinmesi gerekiyorsa, kıyameti koparmadan öldürmek için, bir ‘kamuflaj operasyonu’ düzenle. 17 Ocak 1961'de Avustralyalı Bob Watson'ın pilotluğunda bir Dakota uçağı, Katanga'daki Elisabethville'e, oraya inmenin güvenli olup olmayacağını anlamak için bir keşif uçuşu yaptı. Eğer orada görünürde çok fazla mavi miğferli BM askeri olsaydı, başka bir iniş pisti kullanılacaktı. Kısa süre sonra, Belçika Havayolları Sabena'nın bir yan şirketi olan Kongo Havayollarına ait bir DC-4, Belçikalı pilot Piet van der Meersch'in yönetiminde menziline ulaştı. Pilot trafik kulesine pervasızca ‘üç paket’ teslim etmek üzere geldiğini söyledi. Üç paket, Patrice Lumumba, Kongo Senatosu Başkan Yardımcısı Joseph OkitoGa naar eind(50) ve ordunun eski kurmay başkanı ve halen Spor Bakanı olan Mourice MpoloGa naar eind(32) idi. De Witte, Patrice Lumumba'nın nasıl hileyle Camp Hardy'den başkentteki tuzağa çekildiğini, belgelere dayanarak açıklamayı başardı. Lumumba, Leopoldville'de başka bir darbe olduğu bilgisi verilip en kısa zamanda başkente dönmesi gerektiği söylenerek getirilmişti. Başbakanı Katanga'daki düşmanlarına götüren uçağın üç kişilik Belçikalı mürettebatı, uçuş sırasında Lumumba'ya çok sert davranıldığına tanıklık ettiler. Katanga'ya vardıktan sonra, daha da gaddarca davranıldı ve dövüldü. Belçikalı görevliler bu iğrenç sahneyi kayıtsızca izliyordu. Günümüzde Belçika mahkemeleri görünüşte, son zamanlarda İsrail Başbakanı Ariel şaron gibi savaş suçlularının peşine düşerken, insan Bel- | |
[pagina 27]
| |
çikalı hakimlerin önce neden kendi pisliklerini temizlemediğini merak ediyor. Bir tavsiye: Temel insan haklarını gözetmediği gerekçesiyle diğerlerine en yüksek sesle bağıran hükümetler bu konuda ciddi biçimde ele alınmalıdır. Bu bakımdan, Vahşi Bill gizli faaliyetin etkili biçimde nasıl yapılacağını İngiltere'den öğrenip aynısını yapmak için Beyaz Saray ve Kongre'deki büyüklerini ikna edeli beri Washington, suikast ve toplu öldürme suç listesinin en başında yer alıyor. Kongo'nun ilk Başbakanı 17 Ocak 1961'de vahşice katledilirken, katillerin eski Belçikalı üstleri bu kanlı olaya seyirci kalıyordu. Brüksel haftalarca yalnızca, Lumumba'nın kaçmaya çalışırken köylülerce öldürülmüş olduğunu iddia etti. New York'daki BM merkezinde Hammerskjöld, ülkenin Başbakanını koruması gereken mavi miğferlilerin, korumaları emredilmiş olan adam ‘bir paket’ olarak Katanga mezbahanesine götürülürken hareketsiz kalmasını görmezden geldi. BM'deki büyükelçi, dostum Thomas Kanza, ailesinin güvenliği konusunda son derece kaygılıydı. Babası Leopoldville'in Belediye başkanıydı ve Lumumba'yı hâlâ ulusun yasal liderı olarak görüyordu. Uçakla Kongo'ya gittim, Belediye başkanı ve ailesi resmi konutlarında benim onuruma bir akşam yemeği verdiler. Politikacı Cléophas Kamitatu da masadaydı. Şunları anlattı: ‘Patrice bir keresinde bize, Belçikalılar veya onların satın aldığı Kongolular tarafından öldürüleceğini tahmin ettiğini söyledi. Mobutu'yu Lumumba öne çıkardı ve bulunduğu mevkiye getirdi. Şimdi o da ABD Büyükelçisi Clare Hayes Timberlake tarafından satın alındı. Askerlere ayrılan fonu fazlasıyla kullandı. Şimdi burada, bizim bugünkü yoksulluğumuz ve trajedimiz, tamamen Washington'un işlerimize karışmasının sonucudur derken abartmış olduğumu sanmıyorum.’ 23 Şubat 1961'de Leopoldville'deki evsahiplerime göre, Mobutu'yu Lumumba'yı terk etmeye, parlamentoyu dağıtmaya ve bütün yetkileri kendi elinde toplamaya ikna eden Timberlake olmuştu. Kamitatu, Batı medya- | |
[pagina 28]
| |
sının Lumumba ve taraftarlarını gizli komünistler olarak göstermekte başarılı olduğunu ekliyordu. ‘Bütün bu süre zarfında ABD'deki dostlarımdan, bir komünist olmamamı ısrarla rica eden mektuplar alıyordum ve bu beni eğlendiriyordu.’ O akşam Kanza villasındaki herkes, Kongo'nun özgürlük ve egemenliğini ayaklar altına alan gerçek suçluların Amerikalılar olduğu, Washington veya CIA Afrika'daki Batı çıkarları adına her neye karar veriyorsa Belçikalıların müttefikler olarak sadece onları izlediği konusunda görüş birliği içindeydi. Ne Kongo'da, ne de dünyada hiçkimse 23 Şubat 1961'de dostlarının ve liderlerinin başına gerçekte ne gelmiş olduğunu bilmiyordu. 1999'da, Lumumba'nın öldürülmesi konusunda ilk kez tümüyle belgelere dayalı güvenilir bir anlatımı yayınlayan De Witte'ydi. Dört otomobil ve iki cipten oluşan eskortta Katanga Başkanı Moise Tshombe, bakanlar Gabriel Kitenge, Godefroid Munongo, Jean-Baptiste Kibwe ve polis müdürü Pius Sapwe bulunuyordu. Belçikalı Yüzbaşı M.P. Julien Gat, Katanga'nın Belçikalı danışmanı Frans Verscheure, Teğmen Gabriel Michels, Tuğgeneral Francois Son ve diğerlerinin, Başbakan gizli infaz yerine götürülürken eşlik eden kortejde yer aldığı tespit edildi. Arabalardan çikarken tutukluların üzerinde yalnızca pantolonları ve atletleri vardı, ayakları çıplaktı. Verscheure Lumumba'nın arkasından yürüyordu. Lumumba sordu: ‘Bizi öldürecekler, değil mi?’ Verscheure onayladı. Daha sonra üç tutukluya silahla vurulacaklarını açıklayan da bu Belçikalı danışmandı. Ölüme hazırlanmaları ve dua etmeleri için biraz zaman tanımayı önerdi. Fakat Lumumba öneriyi reddetti. İnfazcilarda silah olarak Vigneron stenleri vardı. De Witte infazın her anını bütün ayrıntılarıyla anlatıyor. Gerçekten de bir sineği bile öldürmemis olan, fakat gerçek bir yurtseverlik gösteren ve ülkesini seven; Belçika sömürgeciliğnin ve emperyalizmin geride biraktiğı dumanı tüten harabelerden bağımsız bir Afrikalı | |
[pagina 29]
| |
ulus yaratmak için işe yeniden başlamak isteyen bir adamın Washington ve Brüksel tarafından öldürülmesini de Witte ayrıntılarıyla açıkladı. Bunun belki de en şaşırtıcı yanı, de Witte'den önce hiçkimsenin bu Afrikalı kahramana tam olarak ne olduğunu ciddi biçimde ortaya çıkarmak için zahmet etmemiş olmasıdır. Onun zamansız ölümünden sorumlu Amerikalı ve Belçikalı komplocular için bir araştırma başlatmak bir yana, Lumumba'nın hem yurttaş ve aile üyesi, hem de bir ulusun yasal Başbakanı olarak hakları görmezden geliniyor ve cezai açıdan savsaklanıyor. Bu açıdan bir adım olan, Raoul Peck'in ‘Lumumba’ filmini New York'daki Film Forumu'nda göstermesi için 27 Haziran 2001'i beklemek gerekecekti. 18 Eylül 1961'de BM merkezinde günlüğüme şunları yazmıştım: Dag Hammerskjöld'e bir şeyler oldu. Bir DC-6B ile Kuzey Rodezya'da bir yerlerde ortadan kayboldu. Daha sonra haberler, Kongo'da barış sağlama çalışmaları sırasında uçağının Ndola havaalanına 12 kilometre uzaklıkta Gedüştüğünü söyledi. Uçakta 14 kişi vardı. Sadece BM'den bir güvenlik görevlisi sağ kaldı. Hammerskjöld Moise Thsombe ile görüşmek üzereydi. Saat 13:00'de Ralph Bunche ve Andrew Cordier bir basın toplantısı yapıyordu. Bütün bilgilere ulaşılamıyor. BM'deki SSCB misyonunun basın sözcüsü Mike Polonik bana, ‘Belki biz Genel Sekreteri sert biçimde eleştiriyoruz ama siz Batı'dakiler, öldürüyorsunuz’ dediGa naar eind(13). Lumumba'nın ölümünden hemen sonra gelen BM Genel Sekreterinin ortadan kayboluşu da o zamandan beri bir sır perdesinin ardında kaldı. İsveçli diplomatın aslında öldürülmüş olduğuna dair ara sıra haberler çıkıyordu. Soruşturmayı yürütenler uçağın enkazında, yolcu listesinde görünenler dışında bir ceset daha buldular. Kim bilir belki başka istihbarat servisleri de onu ortadan kaldırmayı düşünmüştü. Ona ne olduğunun ve bunun ona niçin yapıldığının öyküsünü kim yazacak?Ga naar eind(14)Ga naar eind(15) |
|