Küresel terörist
(2002)–Willem Oltmans– Auteursrechtelijk beschermd
[pagina 85]
| |
PinochetABD'nin tüm kıtalara, bu arada Monroe'nun Latin cennetine uzanan entrikacı kollarının gerçek niteliği hakkında dünya çapındaki bilgisizlik çok şaşırtıcıdır. 1958'den 1992'ye kadar New York'da oturan biri olarak, çoğu Amerikalının kendi hükümetlerinin ve istihbarat servislerinin ne çok şey yapabileceği konusunda bilgi sahibi olmadığına tanıklık edebilirim. Chomsky ‘Sam Amca Aslında Ne İstiyor’daGa naar eind(57) dolaylı olarak küreselleşme konusunu gündeme getiriyor: ‘Uluslararası Para Fonu (IMF), eğer işini yapabilirse, Deniz Kuvvetleri'nden ve CIA'dan daha düşük maliyetli bir araçtır. Fakat “demir yumruk”, gerektiğinde kullanmak üzere, arka planda hazır tutulmalıdır.’ Profesör Chomsky, ABD'nin ‘cani kiralama’ politikasının gereği olarak Suharto, Mobutu ve Pinochet gibi CIA kuklalarını kullanmasına gönderme yapıyorduGa naar eind(58). Chomsky diyor ki: ‘ABD bu amaçlarına büyük ölçüde Pentagon sistemi yoluyla ulaşmaya çalıştı. (...) Biz şimdi elektronik, bilgisayar ve genel olarak yüksek teknoloji sanayilerini ayakta tutabilmek için bu yöntemlere kilitlendik. (...) Kaynakların zengin azınlığa aktarılması ve diğer hükümet politikaları büyük çapta finansal manipülasyonlara ve aşırı tüketime yol açıyor. Fakat üretici yatırım konusunda yapılan pek bir şey yok ve ülke dev bir borç yükünün altına girdi: Hükümet, şirket, aile ve karşılanmayan sosyal ihtiyaçların haddi hesabı olmayan borçları. Toplum, bir sefalet ve ızdırap denizi içindeki büyük zenginlik ve ayrıcalık adalarıyla, bir Üçüncü Dünya ülkesi olmaya doğru sürükleniyor.’ Chomsky'nin açıkladığı gibi, ABD gibi bir süper güç bu politikalara bulaştığı zaman, gerçekte ne olup bitti- | |
[pagina 86]
| |
ğini anlamasını önlemek için toplumun dikkatini başka yönlere çekmenin yollarını da bulmak zorundadır. Standart işlem, onları dört bir yandaki korkunç düşmanların hayalleri ile korkutmaktır. Sovyet şeytan imparatorluğunun yıkılmasıyla Clinton'lar ve Bush'lar Amerikalılari şimdi başka yerlerde beliren ölümcül tehlikelerden koruyor. Kaddafi'ler ve Usame bin Ladin gibi gizemli teröristler caydırıcı tehditler olarak görev yapıyor. Füzeleri Sudan ve Afganistan'a fırlatan Clinton'a cesaretinden dolayı teşekkürler, böylece terörizmin tehlikeleri kutsal Amerikan yurdundan uzak tutulabilecek. Saddam Hüseyin zaten on yıldır Batı'ya ‘yakın tehlike’ olarak hizmet veriyor. Batı medyası, Irak üzerindeki ultramodern ABD ve İngiltere savaş uçaklarının yasadışı savaş eylemlerinin devam etmesini haklı çıkarmak için, Saddam'ın nükleer ve biyolojik savaş kapasitesine ilişkin karabasan senaryoları canlandırıyor. Gizli Ekip'in, CIA'nın ve genel olarak gizli hükümetin suç sicili sürekli kabarıyor. Yoğun nüfuslu Japon şehirlerinin üzerine ilk nükleer bombaları kim attı? Güneydoğu Asya'da kimyasal savaşı ilk kez kim başlattı? Salvador Allende Gossens, Marksist bir doktor, 4 Eylül 1970'de Şili Kongresi tarafından 35'e karşı 153 oyla seçilerek Şili başkanı oldu. O, Monroe Doktrini bölgesinde Marksist-Leninist politik programla seçilen ilk başkandı. Washington bir curcuna kopardı. Donovan'ın çocukları fazla mesai yapıyordu. Fidel neyse de, serbest seçimlerle gelmiş bir komünist, bir tabuydu. Allende programını uygulamaya başladı ama hayat pahalılığının iki yılda yüzde 160 arttığını gördü. Yine de 1973'deki seçimlerde Allende'nin koalisyonu Kongre'nin iki kanadında da daha fazla sandalye kazandı. Bardağı taşıran son damla buydu. Washington onun gitmesine karar verdi. Eylül 1973'de ordu iktidarı eline geçirdi. Allende öldürüldü. Augusto Pinochet Ugarte dört kişilik cuntanın başkanı seçildi. 1925 Anayasası askıya alındı ve siyasi partiler yasaklandı. CIA'nın askeri müdahale | |
[pagina 87]
| |
senaryosu uygulamaya kondu. Ardından kitlesel tutuklamalar başladı. Washington'dan toplama kampları kurma konusunda, tıpkı 1965'de Endonezya'da olduğu gibi yardım istendi. Endonezya'da General Suharto tarafından ABD'den istenen ve elde edilen yardımla, ‘Buru’ adlı bir adanın tamamı, CIA'nın kurduğu faşist diktatörlüğe karşı olan yüzbinden fazla Endonezyalı için dev bir hapishaneye dönüştürülmüştü. Allende daha 1972'de Birleşmiş Milletler'de bir konuşma yapmış, bu konuşmada ITT'yi (Uluslararası Telefon ve Telgraf Şirketi) entrikacı kollarını Şili ekonomisinin derinliklerine uzatmak ve ekonomiyi felç etmeye çalışmakla suçlamıştı. Başkan daha da ileri giderek ITT'nin bir iç savaş hazırlığı yaptığı uyarısında bulundu. İngiliz yazar Anthony Sampson 1973'de ‘Egemen Devlet, ITT'nin Gizli Tarihi’niGa naar eind(59) yayınladı. 288 sayfalık çalışmasında Sampson, ITT ve CIA arasındakı yakın işbirliğini ayrıntılarıyla anlattı. Küreselleşmeye karşı muhalefet örgütlenirken tümüyle gözden kaçırılan bir yöndür bu. ITT, CIA gangsterleri ve Donovan'ın çocukları tarafından kullanılan tek çokuluslu şirket değildi. İngiliz yazar özellikle, o zamanlar Washington'daki kriminal yönlendirmelerin piri olan, sonradan Nobel Barış ödülü kazanan, Henri Kissinger'ın rolünü araştırıyor. Bu düzenbaz, o sıralarda, son derece gizli olan Forty Komitesi'ne başkanlık ediyordu. Bu, bakanlıklararası bir görünmezler grubuydu ve o günlerde gündeminin ilk maddesi, Allende'nin nasıl yok edileceğiydi. Şili'de kısa zamanda ekonomik istikrarsızlık nasıl sağlanabilirdi? Bankalar kredi vermeyi durdurmaya nasıl zorlanabilirdi? Sendikalar Marksist Başkanın başını belaya sokmak için nasıl satın alınabilirdi? Şirketler Şili'de para harcamalarını ağırdan almaya zorlandılar. Yedek parçaların sipariş teslimi kasıtlı olarak yavaşlatıldı veya durduruldu. Şili'ye teknik yardımlar kesildi. CIA, Kissinger ve komplo ortaklarına bu tedbirlerin Allende'nin düşüşünü hızlandıracağı tavsiyesinde bulundu. Washington, Allende'nin uyarmış olduğu gibi, Şi- | |
[pagina 88]
| |
li'de yalnızca bir iç savaş geliştirmiyordu, aynı zamanda savaş gemilerini ve bombardıman uçaklarını göndermenin ötesinde topyekün bir yasadışı savaş hazırlamakla meşguldü. Loch Johnson, ‘Gizli Gündemler, Düşman Bir Dünyada ABD İstihbaratı’ adlı çalışmasında, Nixon yönetimi ve Kissinger'in Şili'nin ekonomik yıkımı politikasına nasıl yoğun biçimde bel bağladığını ve ekonomik yaşamı daha da alt üst eden kamyoncular grevini nasıl örgütlediklerini ortaya koydu. Beyaz Saray gangsterlerinin bir başka hizmetkârı ABD Büyüklelçisi Edward Korry, ABD'deki patronlarına gönderdiği bir dizi gizli telgrafta, iftiharla, ‘Bir somunun veya bir cıvatanın bile Allende yönetimindeki Şili'ye ulaşmasına izin verilmeyecek’Ga naar eind(60) diye yazıyordu. David Wise, ‘Amerikan Polis Devleti, Halka Karşı Hükümet’te belirttiği gibi, Nixon'lu Beyaz Saray'ın yeraltı dünyası zihniyeti o sıralarda aşırı boyutlara ulaşmıştıGa naar eind(61). CIA, demokratik olarak seçilmiş Allende'yi yerinden etmek için milyonlarca dolar harcanmasını onaylıyordu. ITT'nin büyük patronu Harold Geneen, Şili Başkanının tasfiyesini hızlandırmak için, özel olarak 1 milyon dolar daha bağışladı. Wise, 1976'da Orlando Letelier'in öldürülmesine yol açan olayları da ayrıntılarıyla açığa çıkardı. Washington'da da görev yapmış eski bir Şili Büyükelçisi olan Letelier, daha sonra Allende'nin Savunma Bakanı oldu. Pinochet onu tutuklamıştı. Dawson Adası'na götürüldü. Suharto'nun Buru Adası'ndaki toplama kampının şili versiyonunda -ikisi de CIA icadıydı- çok zor koşullarda sekiz ay geçirdi. Önce serbest bırakıldı. Sonra Washington'da iltica başvurusunda bulundu ve aynı yerde güneşli bir günde mutlu bir şekilde araba kullanırken öldürüldü. Hem Wise, hem de New York Times'dan gazeteci Seymour Hersh, Watergate dinleme işiyle Şili'nin Washington Büyükelçiliği'yle bağlantılı olarak Letelier'in öldürülmesi olayı arasında doğrudan bir bağlantı olduğunu farketti. Kötü ünlü Watergate hırsızı Frank Stur- | |
[pagina 89]
| |
gis ikinci olayda da vardı. ABC televizyonu 30 Mayıs 1975'de Sturgis'e kamera önünde Şili Büyükelçiliği'ne gizlice girme suçunu itiraf ettirmeyi başardı. Bir zamanlar Fidel Castro'nun güvenilir bir koruması olmuş olan bu karanlık şahıs gizlice CIA için çalışıyordu. Kirli işlerine Washington'un sokaklarında devam etmek için CIA'nın rahmine dönmüştü. California'daki çalışmalarında mülakat verdiğim David Wise, ipini koparmış kimi CIA köpeklerinin canice ve haince işlerinden oluşan kirli sicillerine işledikleri suçların boyutlarını adım adım ortaya çıkardı. Wise, Nixon'un, ‘Salvador Allende'nin Şili Devlet Başkanı olması engellenmeli’ emrini vermesinden kısa süre sonra, 22 Ekim 1970'de Şili Ordusu Başkomutanı General Rene Schneider'in bir kaçırma girişimi esnasında öldürüldüğünü ortaya çıkardı. CIA, bir grup Şilili subaya makineli tüfekler ve cephane temin etmişti. Wise diyor ki: ‘Seçimlere hile karıştırmaktan hükümetleri devirmeye ve politik suikastlar gerçekleştirmeye kadar CIA'nın gizli operasyonları barış zamanında yasalar tarafından özel olarak engellenmeli. Gizli operasyonların sistemimize maliyetinin çok yüksek olduğu şimdiye kadar pek çok kez kanıtlandı’Ga naar eind(62). Gazeteci Wise bile, ‘Bir süper gücün kanunsuz davranışı kabul edilemez’ savını bu davranış etik dışı, anti demokratik, ahlâka aykırı, uluslararası hukuku ihlal edici olduğu için değil, çok pahalı olduğu gerekçesine dayandırıyor. Onun 1976'daki tavsiyesi kuşkusuz göz ardı edildi. ABD'nin dışişlerini yönetim anlayışında acil bir değişim için öne sürdüğü mantık yanlıştı. Washington'un karar alıcılarının kanunsuz davranışlarını köklü bir biçimde değiştirmek için, öncelikle Amerikalı beyinlerdeki, ‘Herkesin nihai selameti için Amerikan yaşam tarzını bütün insanlığa öğretmek; bu işe yaramazsa, bunu zorla uygulatmak üzere, Amerikalılar seçilmiş kişilerdir’ tarzındaki saçmalıkların açığa çıkarılması ve çözülmesi zorunludur. Özgüven, sadakat, tutku ve şiddetli coşku... Ameri- | |
[pagina 90]
| |
kalılar bunların yardımıyla kendi tartışmasız doğrularını dünyanın dört bir köşesine taşımaya çalışıyor. Aslında bu özellikler, Hıristiyanların -Tanrı aşkına- Müslümanların boğazını kesmek için atlarına binip İstanbul'a yollandıkları zamanki Haçlıların fundamentalist ruhlarını hatırlatıyor. Zavallı atlar, onları daha Doğu'ya taşıyamadı. Oysa orada Ayetullahları, Hinduları ve Budistleri de kırıp geçireceklerdi. Konfiçyüs ve diğerleri ise İsa'nın çocuklarını kendilerinden uzak tutmak için bilgece bir davranışla Çin Seddi'nin arkasında konumlanmıştı. Fakat 12 yüzyıl sonra nihayet Batı, Sung ve Ming hanedanlarının topraklarına sızıyor gibi görünüyor: Çin Seddi'nin üzerinden casus uçakları ve istihbarat roketleri göndererek; olmazsa kapitalizmin ve süper bireyciliğin tohumlarını Çinlilerin zihnine ekerek. Ya da borsayı onlara miras bırakarak veya Microsoft bilgisayarlarını, interneti, deodorantı, Coca Cola'yı, kot pantolonları, Kentucky Fried Chicken'i getirerek ve -son olarak- Olimpiyat oyunları ile eski Çin İmparatorluğu istila ediliyor. Hem de Çin Komünist Partisi'nin 85. kuruluş yıldönümünün kutlanabileceği bir zamanda... CIA Başkan Yardımcısı Richard Bissel sonunda, Senatör Frank Church'ün başkanlığındaki Senate İstihbarat Komitesi'nin önünde, Kissinger'in Forty Komitesi'nin önceli olan Özel Komite'ye anlatmadığı şeyleri itiraf etti: CIA yeraltı dünyasının adamlarından, birilerini -örneğin Castro'yu- öldürtmek için yararlanmıştı. Richard Nixon, CIA'ya Forty Komitesi önünde Allende hükümetine karşı yaptığı gizli operasyonlar hakkında konuşmaması talimatını vermişti. CIA ve Forty Kulübü arasındaki ilişkiler sonunda telefon görüşmeleri düzeyine düştü. Kuşkusuz Kissinger, ne işler çevrildiğini tam olarak biliyordu; Nixon'un, Allende'nin demokratik yoldan seçilmesinin engellenmesi için 10 milyon doları serbest bıraktığını bildiği gibi. David Wise, istihbarat servislerinin yasadışı faaliyetleriyle ilgili tek başına topladığı bir yığın veriden sonra, gizli operasyonla- | |
[pagina 91]
| |
rın az sayıda -yalnızca zorunluysa- uygulanacağı ve dikkatle denetleneceği savının bir masal olduğunu ileri sürdü. Amerika'nın isteklerini ötekilere dayatmak için gizli operasyonlara gösterilen düşkünlük, Donovan, ABD'nin temel casusluk ağını tasarladığından bu yana, keyfi biçimde devam ediyordu. ABD casusluk dehasının kurulan zembereği boşalmıştı. O artık durdurulamaz hale geldi. ABD Donanma Operasyonları Şefi Amiral Elmo R. Zumwalt Jr, ‘Nöbette’Ga naar eind(63) başlıklı bir yazı kaleme aldı. 19 Şubat 1971'de Başkan Salvador Allende'yi yazlık saray Valparaiso'da ziyaret etti. Amiral ‘Onun, tanıştığım en etkileyici insanlardan biri olduğunu gördüm’ diye yazıyor. Hatta görüşmenin sonunda Allende, Rio de Janeiro'yu ziyaret etmekte olan nükleer güç kapasiteli uçak gemisi Enterprise'ın San Diego yolunun üzerindeki Valparaiso'da durmasını önerdi. ABD savaş gemisini ziyaret etmekten çok memnun olacaktı. Zumwalt herkesin, Büyükelçi Edward Korry'nin bile öneriyi olumlu karşıladığını hatırlatıyor. ‘Savunma Bakanlığı'nda aralarında Tom Moorer, Melvin Laird, Dave Packard'ın da bulunduğu herkes davete olumlu bakıyordu. (...) Ama Dışişleri Bakanlığı, CIA ve özellikle Henry Kissinger buna şiddetle karşıydı’Ga naar eind(64). Amiral ekliyor: ‘Kissinger, bütün bu tartışmaları başlatmış olduğum için bana karşı öfke doluydu.’ Zumwalt, Kissinger'in ‘tuhaf kişiliği’nden bahsediyor. ‘Henry, sebepsiz yere birdenbire öfkeye kapılabilen biriydi. Aslında aynı özellik, sık sık Başkan Nixon'da da görülüyordu.’ Beyaz Saray'ın içinden biri olarak Amiral, ABD'yi Amerikan tarihinin en büyük skandalına bulaştıran bu iki adamla nadiren ve kısa süreli görüşmeler yapıyordu. Gazeteci Jack Anderson, ITT'nin Allende'nin seçimi kaybetmesi için CIA ile işbirliği yapmış olduğuna ilişkin haberi yayınlayınca, Watergate felaketindeki rolü nedeniyle hapse atılan, Nixon'un sırdaşı Başsavcı John Mitchell'in emrinde çalışmış olan Başsavcı Vekili Richard Kleindienst, 1972'de Senato'da hükümetin yasa Ga naar eind(65) | |
[pagina 92]
| |
dışı eylemleri hakkında tanıklık ediyordu. Anthony Sampson kitabında, Anderson'un, sırf ilgili belgelerin ‘imha edilmesi unutulmuş’ olduğu için başarılı olduğunu söylüyor. ABD halkı adına bu mafya yöntemleriyle iş gören seçkin klik içinde, Nixon'un yanı sıra, kuşkusuz yine Kissinger, ayrıca CIA başkanlığından ITT'nin patronluğuna geçiş yapan John McCone ve ek olarak Washington yönetici eliti içindeki diğer çok sayıda görünmez suçlu yer alıyordu. İnsanlar, Washington'daki iktidar aygıtının zirvesindeki klik tarafından Pinochet'in faşist askeri rejiminin gizlice Şili'ye dayatıldığından haberdar olabilir ama herkes, benzer gizli operasyonların her gün ve dünyanın dört bir yanında uygulandığını görmezden gelir. Amerikalılar bu tür nahoş gerçeklere gözlerini kapamayı ve gelecekteki Anderson gibi araştırmacıların 20, 30, 40 yıl öncesine ait yeni kanıtlar bulmasını beklemeyi tercih eder. Bu nahoş gerçeklerden biri de, bazı yorumcuların kuşkulandığı ve başından beri yazdığı gibi, aslında Kosova'daki Arnavutluk Kurtuluş Ordusu UCK'nın nihayetinde, 1999'daki Görünmez Hükümet'in başlattığı tam tekmilli bir CIA gizli operasyonu olduğudur. Operasyonun amacı ise, Balkanlar'ı istikrarsızlaştırmak ve bölgedeki son komünist diktatöre sonunda Lahey'deki Uluslararası Savaş Suçluları Mahkemesi'ne ücretsiz gidiş bileti verebilmektir. |
|