De Gids. Jaargang 169
(2006)– [tijdschrift] Gids, De– Auteursrechtelijk beschermd
[pagina 68]
| |
Lex ter Braak
| |
[pagina 69]
| |
ne yol açmış. Amerikalı ressamlardan Cole ve Homer de büyük manzaraların tablosunu yaparken kendilerinin ya da başkalarının çektiği fotoğraflardan yararlanmışlardır. Avrupalı empresyonistler de o dönemde büyük şehirlerin uçucu dinamizminin fotoğraflarını çekmiş, bizde ise Breitner gibi birisi Amsterdam'ın kanalları arasında dolaşarak yeni şehrin inşaatlarını fotoğraflamıştur.
Jonathan Crary perspektif ve bakış açısının modernizasyonunu anlattığı makalesi Techniques of the Observer: On vision and Modernity in the Nineteenth Century'de, on dokuzuncu yüzyılda, fotoğraf makinesi, stereoskop gibi yeni teknikleri ve bu teknikleri kaydedilmiş görüntülerin dergilerde yayınlanmasıyla belgesel niteliği kazanması ve bunun sonucunda sanatın nasıl farklı bir içeriğe kavuştuğunu anlatır. Sanatçılar dünyayı keşfetmek ve gördüklerini tüm çıplaklığıyla belgelemek üzere yollara düşerler.
Bir de bazen; Hudson Rivier Okulu'nun resim öğrencilerinin yaptığı gibi, Amerika'nın el değmemiş uçsuz bucaksız doğası, kayalıkları, şelaleleri, sanatçıların içindeki cevheri ortaya çıkartabilir. İnsanlık, akıp giden gökyüzü ile metafizik bir gösteriş kazanan bu muhteşem doğanın huzurunda kendi değersizliğinin farkına varır. Çevresini ve gördüklerini resmetmek insanın, tanrısal ve doğal olanın anlasılmazlığını ortaya koyma çabasından ibarettir.
Thomas Cole ‘1836 yılında American Scenery'de yayınlanan makalesinde şöyle der: ‘To learn the laws by which the Eternal doth sublime and sancitify his Works, that we may see the hidden glory veiled from vulgar eyes’. Günümüz sanatçıları muhtemelen büyük şehirlerde tanrısal faaliyetlerin arayışı içinde değiller. Daha çok bugünün tanrısal görüntüsünü yücelterek kendi çalışmalarının gücünü ortaya çıkarmayı umuyorlar.
Juul Hondius'un İstanbul'da kullanacağı atölyeyi ve kalacak yerini BKVB (Görsel sanatlar, Grafik ve Mimarlık Fonu) sağladı. BKVB, Doğu'ya ilgi duyan, sayıları giderek artan sanatçılara planlarını gerçekleştirebilmeleri için olanak sağlıyor. BKVB bunun için İstanbul'da Garanti Platform ile işbirliği yapmaktadır. Doğu ile Batı sanat dünyası arasında köprü vazifesi gören Garanti Platform'a mali desteği ülkenin en büyük bankalarından biri olan Garanti Bankası vermektedir. Garanti Platform'un müdürü Vasıf Kortun İstanbul Bienal'inin küratörlerinden, İstanbul Modern Sanatlar Müzesi'nin kurucularından ve hem Doğu'da hem de Batı'da birçok sanat kuru- | |
[pagina 70]
| |
luşunda adı bilinen bir kişidir. BKVB için Garanti Platform ile yaptığı işbirliği, dünya sanat çevresi ile kesişme noktası sağlamasının yanı sıra ve aynı zamanda farklı bir kültüre geçişi olanaklı kıldığı için anlamlıdır. Bu kültürün tanımını kolayca Doğulu, Batılı, Müslüman, Hıristiyan, dindar, laik gibi keskin ayrımlarla yapmak mümkün değildir. Bu ülkenin tarihi, Çin Türkistan'ından Atatürk'e, Selçuklardan Osmanlılara kadar, birkaç kelimeyle karakterize edilemeyecek kadar karmaşıktır.
Bu ülkede kalınan süre ancak turistik gezi süresini aştığında başka bir kültürün çeşitliliğine farklı bir yaklaşımın başlangıcı ve bu ülkenin dünya ile olan bağlantısını anlamaya doğru atılmış bir adım olabilecektir. Politik sloganlar ve popülist propagandalar kırılır ve yakalanamayan ötekinin varlığı gün ışığına çıkmaya başlar. Sözü edilen yaklaşım kültür tarihinin kendisine değil daha çok tarihin dönüşümü ve bugüne olan etkisi üzerinedir. Kapuscinnsky'ye göre bu yaklaşım insanı, alçakgönüllü yapar ve hem kendinin hem de ait olduğu kültürün göreceliğinin farkına varmasını sağlar. Bu da yüceliğin günümüzdeki varyasyonu olarak görülebilir.
Juul Hondius'un çalışmaları belgesel fotoğraflardan oluşuyor, belki de belgesele benziyor demek daha doğru, alt ya da üst yazısı olmayan haber fotoğrafları. Gazetelerden kesilmiş gibi duruyorlar ve fotoğrafa bakana söz kullanmadan haberleri veriyorlar. İnsan, Hondius'un fotoğraflarına bakarken, basın fotoğraflarının onlara bakanları koşullandırmaya hazırlanan birer ikon olduğunu anlıyor. Haber fotoğrafları, bildik hikayeleri anlatıyor ve tekrarlıyor. Otobüsteki çaresiz zenci çocukı Sıra olmuş yabancıları Otomatik olarak sığınmacılar akla geliyor. Görüntüyü, gerçek belirlemiyor, aslında tam tersi. Bizim gerçeğimiz (haber)görüntüleri. Bu bağlantıyı kurmayı ve her gün aktarılan ikonvari haber fotoğraflarının kendi tarihi olduğunu unutuyoruz. Bu tekrarlanan fotoğraflar silsilesi, bilinmeyen ve bunun için de korkutan dış dünyayı güvenilir bir şekil ve oranda evcilleştiriyor. Öyle güvenilir ki hiç tereddüt etmeden bunun gerçeği temsil ettiğini düşünüyoruz. Hondius haber fotoğraflarını tekrarlayarak, görüntüleri sunarak onların yapısını, okunuşunu ve gerçeklik değerini sarsıyor. O görüntüler, yabancı dünyaların birer renkli ifadesi olarak, ne iseler o olmaya devam ediyorlar.
İstanbul'un dış mahallelerinden başlayarak, tepeleri aşıp şehrin eski merkezinde yaptığı keşif gezileri Hondius'a fotoğraf anlamında zengin bir hazine sunmuştur. Sunum terimlerinden devam edecek | |
[pagina 71]
| |
olursak parlak olsun ya da olmasın bu görüntüler her koşulda şehrin çeşitli katmanlarından ortaya çıkmıştır. Bu görüntüler, dünya çapındaki ekonomik ve kültürel süreçlerin sonucunda, şehrin ulaştığı gerçekliği ortaya koymaktadır. Onlar hem yerel hem global, bilinen bir hikayenin sözleri gibi: ‘Boyacıköy Durağı, bir hüzün mekânıdır. Dört mevsim sonbaharı yaşar. İnerken solda bir telefon kulübesi durur. Boyası dökülmüştür, köhne bir görünüşü vardır. Telefon kulübelerinin tarihini bilmemiş olsanız, onun için rahatlıkla ‘asırlık’ diyebilirsiniz. Eski Rum meyhanelerine, kumsallarda çatılmış küçük balık lokantalarına benzer. (Gel ey denizin nazlı kızı ve laterna) Bırakılmış çiftlikler, terk edilmiş ahşaplar gibidir. Bırakılmış hayatlar gibi. Sanki oradan hiçbir yerle konuşamazsınız, orası yalnızca bir konuşma umududur; umutsuzluk telefonlarının edildiği, kederli haberlerin iletildiği: ölüm, intihar, ayrılık, karasevda ve benzeri...’Ga naar voetnoot1 |
|